“Ölmek İçin 13 Sebep” olarak
Türkçe’ye çevrilen “13 Reason Why” isimli Netflix yapımı dizi, ergenlik
çağındaki lise öğrencilerinin hayatlarını konu alsa da dizi basit bir “ergen
dizisi” değil. Ergenlerin hayatını ve onların hayatlarında yaşadıkları
problemleri konu alsa da dizi izleyiciye empati duygusunu oldukça yoğun olarak
yaşatıyor ve bu sorunların aslında o kadar da basit olmadığını anlatıyor.
Lisede özellikle Amerika’daki
liselerde gerçekleşen zorbalıkların genelde yüzeysel problemlerden dolayı
yaşandığını bilsek de gençlerin yaşadığı bu sorunların etkileri oldukça kalıcı
ve zarar verici olabiliyor. Dizi bu gerçekleri çekinmeden, sansürlemeden ekrana
aktarmış.
İsminden,
fragmanlarından ve oyuncularından dolayı bir ergen dramını çağrıştıran 13
Reason Why, göründüğünden çok daha derin konuları irdeliyor. Türk izleyiciye
abartılı görünebilecek dertlerle, sorunlarla uğraşan karakterlerin içinde
bulunduğu olaylar Amerika için oldukça gerçekçi meseleleri göz önüne seriyor. Üçüncü
sezonunun beklendiği dizi hakkında olayların ana karakter olan Hannah’nın
dışında devam edeceği söyleniyor. Spoiler içeren bir yazı olacak, önceden
uyarmak isterim...
İlk sezonda
Hannah karakterinin intihar ettiğine şahit oluyoruz. Hannah, ölmeden önce 13
tane kaset doldurur ve intihara sürüklenme aşamalarını anlatır. Her kaset
hayatına giren o kişinin onu nasıl etkilediğini anlatır. Hissettiklerini,
söyleyemediklerini, olayları yaşadığı sırada açıklayamadığı şeyleri anlatır
kasetlerde. Tony isimli yakın arkadaşından bu kasetleri ilgili kişilere
ulaştırmasını ister. Hannah intihar ettikten sonra bu intiharda etkisi olan
herkes bu kasetleri dinler. Lise çağında bir genç kız olmanın ne kadar zor
olduğunu görüyoruz dizide. Ergenlik çağında bir öğrencinin, bir kız öğrencinin
yaşayabileceği zorlukları gerçek bir empati hissederek izliyoruz.
İlk sezon ikinci
sezona göre izleyici için çok daha kolay. İlk sezonda Hannah’nın haklı olduğu
sorgulanmaz. Çünkü genellikle Hannah’nın açısından izleriz olayları.
Arkadaşlarının onu nasıl hayal kırıklığına uğrattığına, lisedeki erkeklerin ne
kadar acımasız olabileceğine, lisede erkek olmanın ve popüler ortamlarda
bulunmanın erkekleri zorba bir karaktere sürüklediğine şahit oluruz. Ortamlara
uyum sağlamak zorunda olan gençlerden oluşan koca bir topluluktan oluşur lise.
Bu uyum sağlama sürecinde olmadıkları bir kişi gibi davranmak zorunda
kalabilirler. Başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünü çok fazla
önemserler ve kendilerine göre uygun olmayan bu düşünceleri bir şekilde
başkalarının hayatlarını kötü anlamda etkileyerek düzletmeye kalkarlar. Hannah,
tecavüze uğramıştır. Tecavüze uğramadan önce de güvendiği erkeklerin ihanetine
uğrar. “Uygunsuz” fotoğrafları herkesin cep telefonunda gezer. İnsanlar onun
hakkındaki dedikoduları sürdürmeye ve abartmaya devam ederler. Ve biz bunları
izlerken sürekli Hannah’yı haklı görürüz çünkü
her şeyi kendisi anlatır. İkinci sezon biraz farklıdır... Asıl anlatmaya
değer bulduğu kısım da burası...
İkinci Sezon
İkinci sezon,
ilk sezona göre izleyici için daha zordur. Senaristler izleyiciyi zorlar. İlk
sezonda net bir iyi ve net bir kötü varken ikinci sezonda izleyicinin kafası
oldukça karışıyor. Yönetmenler ve senaristler izleyiciyi bir nevi sınava tabii
tutuyor.
Hannah tecavüze
uğramıştır evet ama izleyici ikinci sezonda anlatılanlara rağmen hala Hannah’yı
haklı bulabilecek mi? İzleyici burada bir nevi bir sınava tabi tutulmuştur.
Hannah’ın ailesi okulu dava etmiştir. Okulun kızının zor durumda olduğunu belli
etmesine rağmen onu kurtarmak için bir şey yapmadığını söyler ve diğer gençleri
aynı sondan kurtarmaya çalışmak için uğraşır. Kasetlerde anlatılan öğrenciler
mahkemeye çağırılıp ifade verir ve olayları bir de onların gözünden dinleriz,
izleriz. Hannah’nın cinsel yaşama başlamak isteyen bir genç kadın olduğunu
görürüz. Kasetlerde yer alan erkeklerle olan flörtleşmelerini görürüz. Ama
ortada bir gerçek vardır. Bu kız tecavüze uğramıştır. İstemediği bir cinsel
birliktelik yaşamıştır. Rızası olmadığı bir birliktelik yaşadığı aşikardır. Ama
izleyici Hannah’ın cinsel olarak aktif ve hevesli olduğunu bile bile hala onu
haklı bulacak mıydı? Yoksa Hannah da şöyleymiş, böyleymiş mi diyecekti?
Hannah’a tecavüz
eden Bryce Walker karakteri Hannah dışında başka kızlara da aynı şeyi
yapmıştır. Ve garip bir şekilde o kızlarla fotoğraflar çekerek bu olayı belgelendirmiştir.
Fotoğrafların değeri büyüktür. Bryce’ın şu anki sevgilisi Chloe onu sever ve
ona güvenir. Olayları Jessica’nın psikolojisinin bozuk olmasına verenlerin
anlattıklarına inanır. Oysaki Bryce ona da tecavüz etmiştir. Tecavüze uğrayan
ve bu olaya dek okulun popüler kızları arasında olan Jessica da ifade
verecektir. Ancak ifadesi konusunda çok endişelidir. Yaşadıklarını bir kez daha
anlatmak ona oldukça zor gelir. Mahkeme ortamı çok gergindir. Okulun
savunuculuğunu yapan avukat işinde oldukça başarılıdır ve ifade veren gençleri
manipüle etme konusunda oldukça usta davranır. En sonunda gençler pes ederek ya
da dediklerinin çarpıtılmasına şaşırıp kalarak söylemek istediklerinin başka
yerlere gitmesine müdahale edemezler. Hannah’ya yardımcı olmak isterken işi
daha kötü bir boyuta sürüklerler ve bundan dolayı daha büyük bir vicdan azabı
çekerler. Hannah, bu sezonda bir sanrı olarak karşımıza çıkar. Onu sadece en
yakın arkadaşı ve ona aşık olan Clay görebilir. Clay ikinci sezon boyunca
Hannah’ya birçok soru sorar. Ancak Hannah hiçbirine cevap veremez, yalnızca
şunu söyler: “Sen neye inanıyorsun Clay? Neye inanmak istiyorsun? Aslında
izleyici olayları Clay gibi görür. Clay anlatılanlara, Hannah’nın ona
anlatmadığı şeylere çok sinirlenir, bozulur. Bazen pes etmek ister. Hayatına
devam etmek ister. Ama Hannah onun için çok değerlidir. Yapamaz. Belge
toplamaya çalışır, ifade verecek kişilerle konuşur. İfade vermeye çekinen
Jessica ile konuşur ve onu ifade verme konusunda cesaretlendirir. Aynı zamanda
Jessica’nın hakkını da korumak ister. Sonuç olarak bu olaylar zincirinde mağdur
olan tek kişi Hannah değildir. Kendi de ifade verir. Bütün amacı Hannah’yı
korumak olduğu halde avukatın manipüle etme gücü sayesinde kafası karışır ve
olaylar daha da zor bir hale gelir.
Süreç boyunca
Hannah’nın annesinin mücadelesine de şahit oluruz. Kızının aslında ne kadar
çaresiz olduğunu anladıkça, eski konuşmaları aklına geldikçe kendini suçlu
hisseder. Hayatının o dönemini bu davayı kazanmaya ve okuldaki bu zorba düzeni
bozmaya adar. En sonunda davayı kaybederler. Babasının annesini aldattığını
öğrenen Hannah’nın intiharının ailesinden kaynaklandığına ikna olan jüri okulu
suçlamaz.